G-YNGZ371DBD
Dolar
Euro
Altın
BİST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

KUTLU DOĞUM 7

26.11.2023
100
A+
A-

ZAMANIN KULLANILMASININ KUR’AN İLE İLGİSİ

Şu halde nev-i insanın (insanlığın) ömrü yedi bin sene

eyyam-ı malûme-i arziyeyle (dünya günleriyle; normal günlerle) olsa,

küre-i arzın (yer kürenin) hayata menşe (kaynak) olduğu zamandan,

harabiyetine (yok oluşuna) kadar,

eyyam-ı şemsiye (güneş günleri) ile iki yüz bin seneden geçer.

Ve Şemsü’ş-Şümusa (güneşlerin güneşi; Vega yıldızına) tâbi (uyan) ve

âlem-i bekadan (sonsuzluk aleminden) ayrılıp küremize bakan dünyaların ömrü

—Şemsü’ş-Şümusun (güneşlerin güneşi; Vega yıldızının) işarât-ı Kur’âniyeyle (Kur’ân’ın işaretleriyle) herbir günü 50.000 (elli bin) sene olmasıyla—

yedi bin sene,

o eyyâmla (günlerle) yüz yirmi altı milyar (126.000.000.000) sene yaşarlar.

Demek, eyyâm-ı şer’iye

(Kur’ân’daki ölçülere uyan günler;

gökyüzünde her cismin kendi etrafında dönmesiyle gün,

bağlı olduğu sistem etrafında dönmesiyle de yine ona ait sene oluşur.

Önceden yazıldığı gibi Sirius yıldızının da bir gününden bin sene oluşmaktadır)

tâbir ettiğimiz eyyâm-ı Kur’âniyede (Kur’ân’ın tarif ettiği günlerde) bunlar dahil olabilirler.

Evet, semâvât ve arzın Hâlıkı (yer ve göklerin yaratıcısı olan Allah),

semâvât ve arza bakan bir kelâmıyla (sözüyle)

semâvât ve arzın sebeb-i hilkati (yaratılış sebebi) ve

çekirdek-i aslîsi (asıl çekirdeği, özü) ve

en mükemmel âhir (son) meyvesi olan bir zâta hitabında (konuşmasında),

o eyyamları istimal etmek (o günleri kullanmak),

Kur’ân’ın ulviyetine (yüceliğine) ve

muhatabın (kendisine hitap edilen, konuşulanın) kemâline (faziletine, mükemmelliğine) yakışır ve

ayn-ı belâgattir (belâgatın tâ kendisi).

“Vel ilm-i İndallah Vallah-u A’lem-ü bi esrar-ı Kitabı” (İlim ancak Allah katındadır. Kendi kitabının sırlarını en iyi Allah bilir.)

“Rabbena la tü ahizüna in nesina ev ahtena” (“Ey Rabbimiz! Unutur veya hatâya düşer de bir kusur işlersek, bizi onunla hesaba çekme.” Bakara Sûresi, 2:286.) Barla Lahikası, 444. Said Nursî

Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.