KUTLU DOĞUM 61 DÜNYANIN BÜYÜK DEVLETLERİNE CESARETLE KURTULUŞLARI İÇİN DAVETTE BULUNMUŞTUR
KUTLU DOĞUM 61
DÜNYANIN BÜYÜK DEVLETLERİNE CESARETLE KURTULUŞLARI İÇİN DAVETTE BULUNMUŞTUR
İnsanlığı bu kadar seven ve onların kurtuluşu için Allah’a dua ve yakarışlarıyla seccadeleri ıslatan bir peygamberin talebi nedir?
Ümmeti ebedi hayat azap ve sıkıntılarına uğramasın istiyor.
Onun için önce insanları dinine davet ediyor ve sonra da Rabbime yakarışta bulunuyor. Nasıl?
Hem, öyle bir metanetle (kararlılıkla) insanları dine dâvet ve
öyle bir cür’etle risaletini tebliğ etmiş ki (cesâretle Peygamberliğini bildirmiş ki);
kavmi (soyu) ve amcası ve dünyanın büyük devletleri ve
eski dinlerin etba’ları (tabi olanları) ona muarız (karşı) ve düşman oldukları halde,
zerre kadar (en ufak) korkmayarak,
çekinmeyerek umumuna meydan okuması ve
başa da çıkarması emsalsiz bir hâlettir (benzeri olmayan bir durumdur).
İşte, onun sıdkına (doğruluğuna) ve nübüvvetine (peygamberliğine)
bu harika, emsâlsiz (benzeri olmayan) sekiz hâletin mecmuu (sekiz halin geneli)
gayet kuvvetli bir şehadettir (son derece kuvvetli bir şahitliktir).
Ve bu hâletler (durumlar), o zâtın (a.s.m.) nihayet (son) derecede ciddiyetine ve
itmi’nanına (tereddütsüz inancına) ve
kemâl-i sıdkına (mükemmel doğruluğuna) ve
hakkaniyetine (gerçekliğine) kat’î kanaati var olduğunu (kesin inandığını) gösteriyor.
Âlem-i İslâm (İslâm dünyası),
her günde,
her teşehhüdde (namazların çift rekatlarında “Tahiyyat”ı okuyuncaya kadar oturmak)
milyonlar lisanla (dillerle) اَلسَّلاَمُعَلَيْكَاَيُّهَاالنَّبِىُّوَرَحْمَةُاللهِوَبَرَكَاتُهُ
“Esselamü aleyke eyyuhen nebiyyü ve rahmetullahi ve berekatühü” der. 1
1- Ey Peygamber, Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerine olsun.
Ve onun memuriyetine teslimiyetini (teslim olmasını) ve
getirdiği saadet-i ebediye (sonsuz mutluluk) beşaretini (müjdesini)
tasdik ettiğini (onayladığını) ve
beşeriyetin (insanlığın) derin bir aşkla ve fıtrî (yaradılıştan gelen) ve
istidadî (kabiliyet ve yetenek gereği) pek kuvvetli bir iştiyakla aradığı (arzu ile)
hayat-ı bâkiyeye (sonsuz ahiret hayatına) sağlam bir yol açtığına karşı
âlem-i İslâm minnettarane (İslâm dünyası yapılan iyiliğe karşı minnet duyarak),
müteşekkirâne (teşekkür ederek) اَلسَّلاَمُ عَلَيْكَ اَيُّهَا النَّبِىُّ
“Esselamü aleyke eyyühen nebiyyü” 1 ile
1- Ey Peygamber, Allah’ın selâmı üzerine olsun.
bir mânevî ziyaret ve görüşmek ve
üç yüz elli milyon, belki milyarlar namına onu tebrik eder.
Yirmi küllî şehadetlerden (kapsamlı şahitliklerden) ve çok şehadetleri ihtiva eden (tanıklıkları içeren),
İkinci şehadet (şahitlik):
وَبِشَهَادَةِ جَمِيعِ حَقَۤائِقِ اَرْكَانِ اْلاِيمَانِ عَلٰى تَصْدِيقِه
“Ve bi şehadeti cemîi hakaikı erkanıl îmani ala tasdikıh”
Yani,
“İmanın altı rükünlerinin (esaslarının) hakikatleri ve tahakkukları (gerçekleşmesi) ve
Hakkaniyetleri (doğrulukları),
Muhammed’in (a.s.m.) risaletine (peygamberliğine) ve hakkaniyetine (gerçekliğine) kat’î şehadet eder (kesin şahittir).
“Çünkü onun risalet hayatının şahsiyet-i mâneviyesi (peygamberlik hayatının manevi kişiliği) ve
bütün dâvâlarının esası ve
mahiyet-i nübüvveti (peygamberliğin mahiyeti), o altı rükündür.
Öyle ise o rükünlerin (şartların) tahakkuklarına (gerçekleşmesine) delâlet eden (işaret eden) bütün delilleri,
Muhammed’in (a.s.m.) risaletinin (peygamberliğinin) hak olduğuna ve
onun sadıkıyetine (doğruluğuna) dahi delâlet ederler. Hem âhiretin tahakkukuna (öldükten sonraki hayatın gerçekleşmesine)
sair rükünlerinin (diğer şartların) delâletini (delil olmasını)
Meyve Risalesi ve Onuncu Sözün zeyilleri beyan ettikleri gibi,
öyle de herbir rükün, hüccetleriyle (sarsılmaz delilleriyle) beraber
onun risaletine bir hüccettir (güçlü ve sarsılmaz bir delildir).
Binler şehadetleri ihtiva eden (binler şahitlikleri içine alan),
Üçüncü küllî şehadet (geniş delil):
وَبِشَهَادَةِذَاتِهِعَلَيْهِالصَّلاَةُوَالسَّلاَمُبِاٰلاَفِمُعْجِزَاتِهِوَكَمَالاَتِهِوَعُلُوِّاَخْلاَقِهِ
“Ve bi şahadeti zâtihî aleyhissalâtü vesselamu bi alafi mu’cizatihi ve üluvvi ahlakıhı”
Yani, “O zât (a.s.m.) güneş gibi kendi kendine delildir.
Binler mu’cizat (Allah’ın izniyle peygamberler tarafından ortaya konulup bir benzerini yapmakta başkalarını aciz ve hayrette bırakan olağanüstü işler) ve
kemâlât (faziletler, iyilikler, ahlâk ve huy güzellikleri) ve
yüksek, güzel ahlâkıyla risaletine (peygamberliğine) ve
sadıkıyetine (doğruluğuna) pek kuvvetli şehadet eder (şahitlik yapar).”
Evet, “Mu’cizat-ı Ahmediye” risale-i harikada (Peygamber Efendimizin (a.s.m.) gösterdiği mu’cizelerin anlatıldığı risale olan On Dokuzuncu Mektup harika kitapçıklarda) üç yüzden ziyade (çok)
nakl-i sahihle (bir hadîs-i şerifin Peygamber Efendimizden (a.s.m.) doğru ve sağlam kanallarla aktarılması) ispat ettiği gibi,
o zât (a.s.m.) وَانْشَقَّ الْقَمَرُ 2 ve
“ven şakkel kamer”
2- “Ay yarıldı.” Kamer Sûresi, 54:1.
وَمَا رَمَيْتَ إِذْ رَمَيْتَ وَلٰكِنَّ اللهَ رَمٰى 1
“Ve ma rameyte iz rameyte velâ kinnellahe rama”
1- “Attığın zaman sen atmadın, ancak Allah attı.” Enfâl Sûresi, 8:17.
âyetlerinin sarahatiyle (Kur’ân’ın her bir cümlesinin açıklığıyla),
avucunun bir parmağıyla kamer (ay) iki parça olması;
ve nakl-i sahih ve tevatürle
(bir hadîs-i şerifin Peygamber Efendimizden (a.s.m.) doğru ve sağlam kanallarla aktarılması ve yalan üzerine birleşmeleri mümkün olmayan bir topluluk tarafından bildirilen haber veya hadîslerle),
aynı avucun beş parmağından beş çeşme su akması ve
susuz kalan bütün ordusu o sudan içmesi ve
şahit olması ve
bu acîb (hayret verici, şaşırtıcı) hârika iki defa başka yerde vuku bulması (meydana gelmesi);
Bu On Dokuzuncu Mektup belgeleriyle peygamberimizin mu’cizelerini bizlere aktarmaktadır.
(devam edecek)
25.07.2025
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu