Mavi Vatan Anadolu’nun kapısı
Mavi Vatan Anadolu’nun kapısı
Bir milletin kaderi yalnızca sınır taşlarında, dağlarında ve ovalarında yazılmaz, aynı zamanda dalgaların köpüğünde, rüzgârın uğultusunda ve ufukların ötesinde de yazılır. Türk milleti için vatan yalnızca kara parçası değil, üç tarafını kuşatan denizlerle de tamamlanan kutsal bir bütündür. İşte bu yüzden “Mavi Vatan” sadece bir kavram değil, milletimizin ufuklara sığmayan emanetidir.
Yüzyıllar önce Barbaros Hayrettin Paşa, Akdeniz’in mavi sularında yelken açarken “Denizlere hâkim olan, cihana hâkim olur” diyerek bu gerçeği tarihe nakşetmişti. O günden bugüne Türk donanması, yalnızca bir askeri güç değil, aynı zamanda bağımsızlığın ve hürriyetin sembolü olmuştur. Bugün “Mavi Vatan” dediğimizde aslında, atalarımızın emanetiyle, şehitlerimizin kanıyla yoğrulmuş bir davadan söz ediyoruz.
Her Türk çocuğu bilir ki, Anadolu nasıl ki kutsal bir yurt ise, onu çevreleyen denizler de aynı derecede vatandır. Karadeniz’in dalgaları, Ege’nin koyları, Akdeniz’in ufukları bizimdir; yalnızca coğrafi bir alan değil, aynı zamanda tarihimizin, kültürümüzün ve geleceğimizin ayrılmaz parçasıdır.
Topraklarına sahip çıkan ama denizlerini ihmal eden milletler, geleceğini başkalarının eline bırakır. Biz biliyoruz ki, Mavi Vatan’ı korumak, Anadolu’yu korumak kadar kutsaldır. Çünkü denizler sadece birer su kütlesi değil, enerji damarları, ticaret yolları, balıkçılığın bereketi ve stratejik güvenliğin anahtarıdır.
Bugün dünya denizlerdeki enerji kaynakları uğruna kıyasıya mücadele ederken, Türkiye de kendi haklarını koruma yolunda dimdik durmaktadır. Doğu Akdeniz’deki sondaj gemilerimiz, Karadeniz’deki doğal gaz arayışlarımız sadece bir ekonomik çaba değil, aynı zamanda bir bağımsızlık mücadelesidir. Çünkü enerjiye sahip olan, geleceğe de sahip olur.
Unutmayalım ki, denizlerde güçlü olmayan bir millet, masada söz sahibi olamaz. İşte bu yüzden Türk donanması, mavi sularda dalga dalga büyüyen bir iradenin sembolüdür. Bugün her Türk gemisi, her Türk denizcisi, yalnızca bir görev değil, aynı zamanda bir vatan nöbeti tutmaktadır.
Mavi Vatan yalnızca coğrafi bir alan değil, aynı zamanda manevi bir mirastır. Çanakkale’de Nusret Mayın Gemisi’nin sessiz kahramanlığı, Seyit Onbaşı’nın dev top mermisini kaldırışı, denizlerin vatan oluşunun en büyük kanıtıdır. Onların fedakârlığı olmasa bugün belki de özgürlüğümüzden söz edemezdik.
Bugün her Türk genci ufka baktığında yalnızca denizi görmemeli, orada bayrağını, geleceğini, çocuklarının ekmeğini görmelidir. Mavi Vatan, yalnızca bugünün değil, aynı zamanda yarının emaneti, bizden sonraki nesillere bırakacağımız kutsal bir mirastır.
Biz denizlere hâkim oldukça, bayrağımız daha gururlu dalgalanacak, milletimiz daha özgür yaşayacaktır.
Bugün bir kez daha haykırıyorum ki;
Topraklarımız ne kadar vatansa, denizlerimiz de o kadar vatandır. Mavi Vatan, ecdadımızdan bize kalan en büyük emanet, çocuklarımız için bırakacağımız en kıymetli mirastır.
Mavi Vatan’a sahip çıkmak, sadece bir devlet görevi değil, her bir ferdin boynunun borcudur. Çünkü biz biliyoruz ki, Mavi Vatan, ufuklara yazılmış ebedi yemindir, bir gelinin namusu, bir öğrencinin istikbali, bir çocuğun geleceğidir.
Denizlerdeki her dalga, aslında şehitlerimizin ruhuyla yoğrulmuştur. Bu yüzden Mavi Vatan’ı savunmak, sadece bir devlet politikası değil, milletimizin manevi borcudur. Bahriye erlerimizin jilesindeki üç çizgi mavi vatanda kazanılmış üç büyük deniz muharebesini anlatır. Eski bir bahriyeli olarak Allah’tan dileğim elbet bir gün kılıç hakkı olan Ata toprakları adalarımız Ay yıldızlı Al Bayrağın gölgesinde Bahriyeli Kahramanların çelik pençesiyle yurt toprağı olacak inşallah… Mavi Vatan’ı yurt eden koca yürekli kahramanlara selam ve minnetle Allah’a ısmarladık, hoşça kalın.
Aydın Benli
Siyaset Bilimci Yazar