ANNELER GÜNÜMÜ?
ANNELER GÜNÜMÜ?
Normal bir bireye sahip olan bir anne için belki de hiç önemi olmayan “Anneler Günü”, beklentiye girmesine ve evladından bir şeyler yapmasını beklemesine sebep olan bir gündür. Belki de hatırlanmadığı için üzülmesine, strese girmesine ve kırılmasına neden olabilir.
Fakat özel bir bireye sahip bir anne için, evladının öğrendiği her kelime, kazandığı her beceri “Anneler Günü”dür. Her biri çok kıymetlidir. Tek derdi; evladının ayakları üzerinde durabilmesi, en azından kendine yetebilecek duruma gelmesidir.
Çocuğu en iyi okullarda okusun, en iyi üniversiteye gitsin gibi kaygılardan ziyade, kendini ifade edebilme becerisine sahip olmasını ister. Sosyal çevresi olsun, arkadaşlarıyla birlikteyken mutlu olsun, bir şeyler öğrensin ister.
Özel birey olan bir evde her adım plan dahilindedir. Plansız hareket edilemez. Evin en küçüğünden en büyüğüne kadar herkesin günü, özel bireye göre planlanır. Okulu, sporu, etkinlikleri varsa; bunlar her zaman evdeki diğer bireylerden önceliklidir.
Bir de tam tersi durumlar vardır. Aile özel bireye sahiptir fakat sanki sadece kendi çocuğu varmış gibi davranır. Kimseyi görmez, görmezden gelmeyi tercih eder. Sadece “ben” der. Elbette istisnalar her yerde olduğu gibi burada da karşımıza çıkmaktadır.
Bu ailenin unuttuğu şey ise şudur: Sadece “ben” demekle kaybettikleridir. Kazandığını zannettiği vakit, aslında kaybettiklerinin süslenmiş hâlidir. Çünkü hak vardır. Kul hakkına girdiğini düşünmeden hareket edenler, içinde adalet sahibinin planı olduğunu akıllarına getirmeden yaşayıp giderler.
Cennet ehli evlatlarının şefaatinden mahrum kalacaklar, belki de dünyada yaptıkları haksızlıklar yüzünden. Yaradan yarına bırakır ama kimsenin yanına bırakmaz. Hele ki söz konusu kişiler; sorgusuz sualsiz cennet ehli meleklerimiz ise… Böylelerinin vay hâline!
Selma Erarslan Oşlu