G-YNGZ371DBD
Dolar
Euro
Altın
BİST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Aşkın Masumiyeti Olmayan Aşkın Izdırabı

30.04.2025
32
A+
A-
Aşkın Masumiyeti  Olmayan Aşkın Izdırabı

Aşkın Masumiyeti

Olmayan Aşkın Izdırabı

 

1980’li yıllar, Türkiye’nin duygusal hafızasında silinmez izler bırakan bir dönemdi. O yıllarda komşuluk, arkadaşlık ve aşk; hepsi içten, hepsi gerçekti. Aynı apartmanda oturan insanlar birbirine selam vermekten öte, birbirlerinin derdine derman olmaya çalışırdı. Mahallede bir çocuk hastalandığında herkes seferber olur, bir düğün olduğunda tüm sokak bayram yerine dönerdi.

 

Aşk ise utangaç bir tebessümle başlar, bir bakışla derinleşirdi. Sevdiğinin yüzüne bakmaya cesaret edemeyen gençler, duygularını mektuplarla, şiirlerle ifade ederdi. Aşkın masumiyeti, kalbin en derin köşelerinde saklanırdı.

 

Bu duygusal atmosferin en güçlü yansımaları ise müzikte kendini gösterirdi. Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur, Müslüm Gürses, Cengiz Kurtoğlu, Ümit Besen gibi sanatçılar, sadece şarkı söylemez, insanların kalbindeki acıyı, umudu, sevinci dile getirirdi. Arabesk müzik, toplumun duygusal haritasını çizerken, fantezi müzik ise hayalleri süslerdi. Bu sanatçılar, halkın duygularına tercüman olur, onların yaşadıklarını melodilere dökerdi. Öyle etkileyici şarkılarla etki ederlerdi ki, o zamanın insanları aşık olmasalar bile, o büyüleyici melodilerle olmayan aşkın ızdırabını yaşarlardı.

 

Ancak zamanla bu samimi ilişkiler, yerini mekanikleşmiş bir hayata bıraktı. Teknolojinin ilerlemesiyle insanlar birbirinden uzaklaştı, duygular dijitalleşti. Artık aynı apartmanda oturan insanlar birbirine selam vermez oldu. Aşk, bir tıklamayla başlayıp, bir mesajla son bulur hale geldi.

 

Oysa 80’li yılların duygusal mirası, hâlâ kalplerimizde yaşıyor. O yılların samimiyeti, içtenliği ve duygusallığı, bugünün mekanikleşmiş dünyasında birer anı olarak kalmış olsa da, hatırlamak ve yaşatmak bizim elimizde.

 

Levent Topaloğlu

salim zorba
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.