G-YNGZ371DBD
Dolar
Euro
Altın
BİST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

AYAĞINIZA BIRAKIN TAŞ, TOZ DAHİ DEĞMESİN. HEPİNİZİ RAHMET VE MİNNETLE YÂD EDİYORUZ.

25.02.2024
102
A+
A-

Öyle anlar vardır ki söyleyecek bir tek kelime bulamazsınız. Zira Kullanmayı düşündüğünüz o kelimeler, cümleler boğazında bir takoz olur yada oracıkta düğümlenir kalır.

Bizzat yaşanmış hikayeye ulusal bir gazetenin ekinde rastladım. Öyle duygulandım ki, sizlerle paylaşmadan edemedim. Yazı benim değil lâkin okunduktan sonra “Allah razı olsun kardeşim iyi ki bizimle paylaştın” diyeceğinize inandığım bir yazı olacak. İnşaallah.

Jandarma, soğuk bir kış günü Afyonkarahisar’da trafik uygulaması yapmaktadır. Yaşlı bir amca ve yanında seyahat eden eşinin aracını kontrol için çevirirler. Kontrolden sonra birkaç eksiklikten dolayı amcaya ceza yazılır.

Amca makbuzunu alıp aracına doğru giderken geri döner ve Jandarma Astsubay Zeki Marmara’ya “Evladım sana bir kere sarılabilir miyim?” der. Astsubay Zeki insanların ceza yazıldıktan sonra söylenmesine alışıktır. “Hayırdır amca niye sarılacaksın?” diye sorar. Amca “İçimden geldi evladım” deyince Astsubay Zeki, sıcak bir tebessümle, “Gel sarılalım” der. Sarılırlar…

Ayrıldıklarında amcanın gözleri yaşlıdır ve hızla aracına biner. Astsubay Zeki merak eder: “Amca niçin ağladığını bana söyleyeceksin” diye ısrar eder.

Amca gözleri buğulanmış olarak yanındaki hanımına dönüp bakar. Teyze de ağlamaktadır.

Bu esnada Uzman Çavuş Faruk Yayla’da yanlarına gelmiştir. Amca ısrara dayanamaz. Astsubay Zeki Marmara’ya şefkatle bakar ve

“Oğlum yaşasaydı senin yaşlarında olacaktı. Cizre’de şehit düştü” der…

Astsubay Zeki Marmara ve Uzman Çavuş Faruk Yayla kurşun yemiş gibi sarsılırlar…

Bir müddet gözleri birbirlerine takılı kalır. O an zaman durur, dünyevi tüm sıkıntılar, mis kokulu evlatlar unutulur.

Afyon’un soğuğunda yürekleri alev alev yanmaktadır. Amca aracını vitese takar, yürümek üzereyken aracını durdurup ceza makbuzunu geri isterler. Zorla da olsa elinden alırlar. Amcanın ellerini öpüp,

“Biz de senin evladın sayılırız ve evlatlar babalarının cezasını öderler. Gerçi bu cezanın bedeli Cizre’de çoktan ödenmiştir. Lâkin kabul edersen bir kere de biz ödemek istiyoruz”

deyip amcayı hürmetle uğurlarlar…

Ne güzel hikaye değil mi?
Asla bir hikaye değil bir yaşanmışlıktır. İbretle okunması ve bir değil binlerce kere düşünmemizi gerektirecek bir durumdur.

Allah; askerinden polisine, jandarmasından, korucusuna, görev yaparken canının yanına her daim vicdanını koyan, mağarada yakaladığı donmak üzere olan teröriste bile kendi parkasını veren güvenlik personelimizin ayağına bırakın taş değmesini toz dahi değmesin.

Vatanı…
Bayrağı…
İstiklâl ve istikbali için şehit olan tüm kınalı kuzuları rahmet ve minnetle anıyoruz.
Âmin Âmin Âmin

Selâm ve dua ile.
Bülent Ertekin

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.