G-YNGZ371DBD
Dolar
Euro
Altın
BİST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Babasına Yazılmış Ama Aslında Hepimize Hitap Eden Bir Mektup

18.03.2025
27
A+
A-
Babasına Yazılmış Ama Aslında Hepimize Hitap Eden Bir Mektup

Babasına Yazılmış Ama Aslında Hepimize Hitap Eden Bir Mektup

 

Edebiyat dünyasında, içsel çalkantılarını bu denli güçlü bir şekilde dile getirebilen yazar sayısı azdır. Franz Kafka, bu nadir isimlerden biridir.

 

Onun kaleme aldığı Babaya Mektup, sadece bir oğlun babasına yönelik şikayetleri değil, aynı zamanda ebeveyn-çocuk ilişkisindeki temel sorunların derinlemesine bir analizi olarak da okunabilir. Bu yüzden mektup, yalnızca bir bireyin hesaplaşması değil, insanlık tarihindeki ebeveyn tutumlarına yönelik evrensel bir sorgulamadır.

 

Kafka, katı ve otoriter babası Hermann Kafka’ya yazdığı bu uzun mektupta, kendi ruhsal sıkışmışlığını, çocukluk korkularını ve ebeveynin bireyin kişiliği üzerindeki sarsıcı etkisini anlatır. Babasının buyurgan, korkutucu ve otoriter yapısının onun içinde nasıl bir özgüvensizlik ve değersizlik duygusu yarattığını gözler önüne serer.

 

Babası ise bu mektubu asla okumamıştır; belki okumak istememiştir, belki de kendi otoritesinin böylesine açık bir sorgulamayla karşılaşmasını kaldıramamıştır.

 

Ancak burada dikkat çeken bir nokta vardır:

 

Kafka, bu mektubu yalnızca babasına değil, aynı zamanda kendisiyle aynı sıkışmışlığı hisseden herkese yazmıştır. Otoritenin sorgulanmaz bir gerçek olduğu, çocukların ebeveynlerine karşı hiçbir söz hakkının bulunmadığı bir dönemde Kafka’nın babasına meydan okuması, cesur bir eylemdir. Mektubunda, ebeveynlerin çocukları üzerindeki etkisini öylesine incelikli ve dürüstçe ortaya koyar ki bu satırlar yalnızca bir bireyin değil, pek çok kişinin ortak hislerine tercüman olur.

 

Kafka’nın mektubu, ebeveynlerin çocukları üzerindeki bilinçsiz baskılarını ve bunların bireyin karakter gelişimine etkisini gözler önüne seren bir itiraf niteliğindedir.

 

Günümüzde hâlâ pek çok çocuk, ailesinin beklentileri, eleştirileri ve yönlendirmeleri arasında sıkışıp kalmaktadır. Kimi zaman ebeveyn sevgisi adı altında yapılan dayatmalar, bireyin kendini gerçekleştirme sürecini sekteye uğratmaktadır.

 

Franz Kafka, içinde bulunduğu dönemin ebeveyn anlayışını sorgulamaya cesaret eden nadir yazarlardan biri olarak bizlere büyük bir miras bırakmıştır. Onun yazdığı bu mektup, yalnızca ebeveyn-çocuk ilişkisini değil, aynı zamanda bireyin toplum içindeki varoluş mücadelesini de derinlemesine irdeleyen bir metindir.

 

Ve belki de en önemli mesajı şudur:

 

Duygularını ifade etmekten kaçınma, çünkü sesini duymayanlar olsa bile yazmak, her zaman kendini ve başkalarını anlama yolunda bir adımdır.

 

Prof. Dr. Kürşat Şahin Yıldırımer

Prof.Dr Kürşat Şahin YILDIRIMER
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.