Çöp mü, Sabotaj mı, Yoksa?

Mehmet Nuri Bingöl
Yaz geldi ya, memleketin dört bir yanı sıcaktan kavrulurken yine bir yürek yangını sardı içimizi: Orman yangınları…
Eskiden rüzgâr esince yaprak kımıldar, bir serinlik gelirdi Anadolu’nun dağlarına. Şimdi rüzgâr esince yürek ürperiyor. Nerede duman çıksa, insanlar hemen telefona sarılıyor: “Yine mi orman yanıyor?” diye.
Ama mesele sadece rüzgâr değil, dostlar. Mesele sadece kuru otlar, mangalcılar, piknikçilerin bıraktığı cam şişeler değil. Çünkü bu millet iyi kötü öğrendi artık doğaya sahip çıkmayı. Elbette hala çöpünü gelişi güzel ormana atan var; ama bu yangınların ardında sadece dikkatsizlik mi var, yoksa daha derin bir sabotaj mı?
Kimi yerlerde çıkan yangınların eş zamanlı oluşu, koordinatları, bölgenin stratejik durumu ister istemez düşündürüyor. Hele ki geçmişte FETÖ’nün “devleti yıkmak için ne gerekiyorsa yaptık” noktasına dönen hain sicili ortadayken…
FETÖ artık sadece devletin içinden değil, tabiat varlığımızın, yeşil vatanımızın da içinden vurmak istiyor. “Psikolojik harp” dedikleri şey sadece ekranlarda olmaz. İnsanların aklını, ruhunu, umudunu hedef alır. Orman yangını dediğin, hem çevre felaketi hem de moral çöküştür. Hele ki arkasına birkaç sosyal medya operasyonu ve Bursa yangınlarından birinde bir Fetöcü itirafçı yakalanması da varsa…Suçunu da itiraf etmişse bu sefer.
Sonra bir de bu işin “siyasi” ayağı var. Her yangında hükümeti suçlamak, sanki yangının müsebbibi devletti demek… Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır? Elbette eksik varsa konuşulur ama ateşi körüklemekle, ateşi söndürmeye çalışmak farklı şeylerdir.
Bazı belediyelerin ya da çevresindeki grupların yangınlara bile siyasi şov gözüyle baktığını görüyoruz. Bu milletin yangını, parti farkı gözetmeden hepimizin yüreğini yakmalıdır.
Bir de İ……… meselesi var. Siz onu ‘İstanbul’un öz evladı’ zannetmeyin. Bazen isim benzerliği de manidardır. “İhanetin oğulları” diye okuyunca taşlar yerine oturur. Bunlar şehir şehir gezer ama hep aynı yıkımın izini bırakırlar.
Dostlar, mesele sadece bir izmarit meselesi değil. Mesele sadece yaz sıcakları da değil. Ormanlarımız da kuşatılmış durumda. Tıpkı zihinlerimiz gibi. FETÖ denilen fitne, kimi yerde ağaçla, kimi yerde algıyla saldırıyor bu ülkeye. CHP içindeki bazı çevrelerin bu fitneye çanak tutması, yangınlara dair şüpheleri daha da körüklüyor.
Ne yapmalı peki?
Önce gözümüzü açacağız. Her dumanı “kaza” diye geçiştirmeyeceğiz. Sonra da ormana attığımız her çöpün, bir kıvılcım kadar tehlikeli olduğunu unutmayacağız. Ormanı korumak, sadece doğayı değil, geleceğimizi, çocuklarımızı, vatanımızı korumaktır.
Orman sadece bir ağaç topluluğu değildir dostlar. Orman, bir devlettir. Eğer yakılıyorsa, bu millete karşı açılmış bir savaştır. Ve biz bu savaşta sadece itfaiye hortumuyla değil, imanla, ferasetle, vatan sevgisiyle de karşı koymalıyız.
Bir çöp atmayla başlar ihanet bazen. Ama Allah’ın izniyle bir kıvılcım kadar bile yol alamazlar, eğer biz bir olur, diri kalır ve ferasetli olursak.
“Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz.” Biz de bu yangınları söndürecegiz devlet ve milletçe. Ama bu ihaneti asla unutmayacağız.