G-YNGZ371DBD
Dolar
Euro
Altın
BİST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C
— “Liyakat Diye Başladık, Liyakatsizlikle Yol Aldık Ne kadar da çok konuştuk… Adeta ağzımıza sakız gibi yapışmıştı “liyakat” kelimesi. Sürekli şişirdik, patlattık. Şişirdik, patlattık… Ne kadar da mutluyduk. Her işimizi liyakatle yapacak, işleri ehliyetli ellere teslim edecektik. Zira toplumun kokuşmuşluğunu, değerlerin yerle bir edilişini ancak bu şekilde durdurabilecektik. Toplumun temel dinamiklerini yeniden inşa edecek, Osmanlı’nın, ecdadımızın altı asır boyunca sürdürdüğü devlet nizamını bugünün dünyasına taşıyarak “Yeni Osmanlı”nın dirilişine öncülük edecektik. Ne güzel beyanatlar veriliyordu, ne etkileyici basın açıklamaları yapılıyordu. İçimizde yeşeren ümitlerle, “Ümitvar olunuz!” nidasını sinemizi yırtırcasına söylemek istiyorduk. Lakin… Heyhat… Olmadı. Yapamadık. Hepimiz biliyoruz ki, toplumların ve milletlerin yükselişinde ve çöküşünde belirleyici unsurlardan biri liyakattir. Bir toplumu güçlü ve adil kılan şey, sorumlulukların ehil kişilere verilmesidir. Kur’an-ı Kerim bu konuda açık bir çağrıda bulunur: “Şüphesiz Allah, size emanetleri ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emreder…” (Nisâ, 4/58) Bu ilahi mesaj, hem bireysel hem toplumsal düzeyde adaletin sağlanması için temel bir ilkedir. Peki biz ne yaptık? Yapmayı denedik mi? Yaptıysak nasıl yaptık? Yıllar sonra, neredeyse üç çeyrek asır sonra bir lider, bir başkan, bir reis çıktı ve şöyle dedi: “Türkiye olarak fırsat eşitliği, şeffaflık, hesap verilebilirlik, yenilikçilik ve liyakat gibi değerleri esas alan bir insan kaynağı kültürünü kamu ve özel sektörümüze yerleştirmenin gayretindeyiz.” (Mustafa Hatipoğlu – Yunus Türk, 05.12.2022) Sonra ne mi oldu? Sonrası: Yağma Hasan’ın böreği… Nerede liyakatsiz biri varsa, Nerede ehliyetsiz, hamili kart yakını varsa… Bir baktık ki ceylan derisi koltuklarda oturuyorlar. Milli ve manevi değerlere haiz, işinin ehli eğitimci, yazar, edip, uzman, veteriner, sağlıkçı, bilim adamı vs teker teker görevlerinden alınıp atıl pozisyonlara sürüldü. Ve sabah Facebook’ta gezinirken bir bakmışsınız; Daha düne kadar tanımadığınız biri, bir dernekten, vakıftan tanıdık olan biri, ansızın “müdür(!)” olmuş. Heyhat… Vay ki vay… Ve işte bir haber! 11 Temmuz 2025 tarihinde vefat eden Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut’tan boşalan Türk Telekom Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeliği’ne Prof. Dr. İskender Pala atandı. Atama, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın aday gösterimi doğrultusunda gerçekleşti. Şimdi sormazlar mı? Nedir bu Allah aşkına? Sevdiğimiz, kıymet verdiğimiz bir yazar ve akademisyeni neden bu göreve getirirsiniz? Sayın İskender Pala bu işin adamı mıdır? Telekom ile ilgili ne gibi bir akademik ya da teknik bilgiye sahiptir? İcrada bile yer almadan, sadece “Yönetim Kurulu Üyesi” unvanıyla —Kariyer.net verilerine göre— ayda ortalama 119.400 TL (en düşük 95.500 TL, en yüksek 208.200 TL) maaş vermenin gereği nedir? Yoksa buralar arpalık mıdır? Bu makamlar birilerine peşkeş çekilmek için mi vardır? Ehli olmayanların, bir yerden bir yere sıçrama tahtası mıdır? Bu atamaları kim yapıyor? Hangi ölçülere göre? Hangi ihtiyaca göre? Sayın Cumhurbaşkanım, “Hamili kart yakınımdır…” mantığıyla, Derneklerin, STK’ların, vakıfların “hizmet erlerini” kamu kurumlarına doldurma zihniyetini artık millet görmek istemiyor, ne bu isimlerin eğitimini, ne de bu koltuklarda oturuşlarını haklı buluyoruz. “Artık bu koltuklara tayin edilen kişilerin onun bunun tanıdığı, eşi, dostu, akrabası, ‘bizim partiden’, ‘bizim dernekten’ diye getirildiğini görmek istemiyoruz!” Dilerim… Temenni ederim… Dua ederim ki… Sayın Cumhurbaşkanım; artık bu LİYAKATSİZLİK ve EHLİYETSİZLİK son bulsun! Selâm ve dua ile, Bülent Ertekin

İzmir’den Gazze’ye Ses: Binler Yürüdü

28.07.2025
28
A+
A-
İzmir’den Gazze’ye Ses: Binler Yürüdü

İzmir’den Gazze’ye Ses: Binler Yürüdü

    İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını protesto etmek amacıyla İzmir’de yürüyüş gerçekleştirildi. İzmir Sivil Toplum Kuruluşları Platformu’nun organizasyonuyla dernekler, sivil toplum kuruluşları, motosiklet kulüpleri ve vatandaşlar, “Gazze İçin Ses Ver” temasıyla İzmir Fuarı Dokuz Eylül Kapısı önünde bir araya gelerek Türk ve Filistin bayraklarıyla Konak Atatürk Meydanı’na kadar yürüdü. ( Berkan Çetin – Anadolu Ajansı )

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına karşı tepkiler sürüyor. İzmir Sivil Toplum Kuruluşları Platformu’nun öncülüğünde düzenlenen yürüyüşle, kente Gazze için güçlü bir ses yükseldi. “Gazze İçin Ses Ver” çağrısıyla İzmir Fuarı Dokuz Eylül Kapısı önünde toplanan vatandaşlar, dernek temsilcileri ve motosiklet kulüpleri, ellerinde taşıdıkları pankartlar ve attıkları sloganlarla Filistin’e destek verdi.

 

“Filistin özgür olana dek mücadele devam edecek”, “Gazze açlıktan ölüyor” yazılı dövizlerle yürüyen kalabalık, Türk ve Filistin bayraklarıyla Konak Atatürk Meydanı’na kadar yürüdü. Motosikletli gruplar da konvoy oluşturarak destek verdi.

 

 

Meydan’da Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından İl Müftüsü Sinan Kazancı dua etti. Platform Başkanı Gökhan Temur ise yaptığı açıklamada, “Gazze’de taş üstünde taş kalmadı. Bebekler, kadınlar, siviller açlıktan ölüyor. Bu dava sadece Filistin’in değil, insanlığın davasıdır,” dedi.

 

İsrail ürünlerine boykot çağrısı yapan Temur, “Bugün buradan yükselen her ses, Filistin’e uzanan bir el, Gazze için bir umut olacaktır” diye konuştu.

 

Haber: Yunus KARAKAYA

salim zorba
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.