Karakocaoğlu Kışlası’na Doğru
Karakocaoğlu Kışlası’na Doğru
Bu sefer ikinci sefer olacaktı. Zaten düzenlenen şenliklerin de ikincisiydi. Rotamız Karakocaoğlu Kışlası Köyü.
Yine saygıdeğer ve çok kıymetli Rıfat Çakır Bey aradı. “Davetlimizsiniz” dedi. Kendisi de o yörenin çocuğu iken Türkiye’nin pek çok yerinde tanınan ve pek çok yeri tanıyan, uluslararası insanî değerleri önemsemesinin yanı sıra kültürel değerlere, özellikle yerel zenginliklere özel bir ilgi ve duyarlılık içerisinde yaklaşan bir bürokrat, bir kültür elçisidir. Bu düşüncemi onu tanıyan herkes kabul edecektir.
Önceki sene, 2024 Mayıs ayında “Kerkenez Bahar Şenlikleri” adıyla düzenlenen ilk etkinlik için gidişimde, aynı yöreden olan değerli akademisyenlerimizden Prof. Dr. Haydar Arslan ile de epey keyifli zaman geçirmiştik. Eski zamanlara ait hikâyeler ve hatıraları dinlemiştik. Zonguldak’ta olmasına rağmen yurdunu unutmayan Haydar hocamızın bu sene tatil için uzakta olması sebebiyle gelemeyeceğini kendisinden öğrendim. Zaman zaman bu taraflara yolunu düşürdüğünde zaten görüşüyoruz, görüş alışverişinde bulunuyoruz.
Karakocaoğlu Kışlası Köyü, Yozgat’ın Sorgun ilçesine bağlı küçük ve şirin bir köydür. Köy, “kayıp şehir Pteria” olduğu sanılan ve Keykavus Kalesi olarak da bilinen, çok geniş bir alanı kaplamakta olan Kerkenez Harabeleri’nin bulunduğu dağın güney eteklerinde yer almaktadır. Bu sebepten olsa gerek, halk arasında “Kerkenez Kışlası” olarak da anılan köyün adının, yüz yıla yakın süredir kayıtlarda Karakocaoğlu Kışlası olarak geçtiği bilgisine rastlanmaktadır. Köy, Sorgun ilçe merkezine 17 km kadar bir uzaklıktadır. Yozgat şehir merkezinden otomobille Sorgun üzerinden gidilecek olursa yaklaşık 50 km süren bir yoldan ulaşılır köye. Ancak Yozgat il merkezine bağlı köylerden alternatif güzergah kullanıldığında, 35 km’den daha az bir yol kat edilerek gidilebilir ve farklı köyleri görme fırsatı da olur.
Biz de öyle yaptık. 19 Temmuz 2025 Cumartesi günü, gün ortasında yola koyulduk. Hava oldukça sıcaktı. Yozgat’ta sivil toplum kuruluşlarında ve topluma hizmet niteliğindeki çalışmalarında sergilediği tutum ve çabalarıyla saygı duyulan Aydoğan Bilir bey bizleri kırmayıp yol arkadaşlığı etti. Giderken gözlemlediğimiz köylere dair düşüncelerimizi paylaştık.
Yozgat’tan hareketimizden sonra Recepli, Bozlar, Yazpınarı, Çağlayan, Koyunculu ve Sarıhacılı köylerinden geçtik. Bunların dışında başka birkaç köyün civarından da geçtik. Yarı yıkık yapılara, kerpiç duvarlara, yer yer suyu kesilmiş çeşmelere, sessizliğin hakim olduğu sokaklara ve kapısı kapatılmış köy okullarına dair konuşmaya dalıp gittik. Şu bir gerçek ki, köylere can suyu lazım. Köyler yeniden ve daha canlı hayat bulmalı, bunun bir yolu mutlaka olmalı…
Karakocaoğlu Kışlası Köyü’ne vardığımızda şenlik alanından gelen sesler, uzaklardan gelenlerin araçlarının izleri ve park ettiği noktalar yolumuzun ne yana gideceğini gösteren işaretler gibiydi. Zaten çok da zor değildi. Köy küçük olduğu için pek çok noktayı rahatlıkla görmek mümkündü. Köyün nüfusu son 60 yıl içerisinde neredeyse yüzde yetmiş oranında azalmış. Göçün, özellikle Yozgat’ın kırsal kesimlerinde çok fazla etki gösterdiği çok açık…
Bu şirin köy, hem ülkemizde hem dünyada nitelikli bilgi üreten akademisyenlerin doğduğu köydür. Bu köyden emniyet ve ordu mensubu da yetişmiştir. Mühendis, öğretmen, bürokrat, sanatçı, ticaret erbabı ve girişimci de çıkmıştır. Halen de doğrudan ya da dolaylı bu köyle bağı olan ailelerden pek çok üretken insan çıkacaktır. Anadolu’nun pek çok köşesi böyledir aslında.
Köy muhtarı Haydar Koçer ile tokalaşıp alana geçtik. Yüzü yurduna ve yöresine dönük olan ve yaşadığı Ankara’da hemşehrilerince sevilen Kerkenes Karakocaoğlu Kışlası Köyü Dernek Başkanı Serkan Aras ile merhabalaşıp, Rıfat Çakır bey ile de selamlaşıp bize gösterilen yere oturduk.
Yöre halkının yanı sıra geniş yelpazeden, toplumun farklı kesimlerinden konuklar vardı. Sorgun ilçe protokolünden Kaymakam Abdurrezzak Canpolat, İlçe Jandarma Komutanı Dr. Alper Ekmekcioğlu, Sorgun İlçe Emniyet Müdür V. Cesur Öner ile Yozgat il merkezinden mecliste grubu bulunan siyasi partilerden, çeşitli STK mensuplarından, yine benzer şekilde Ankara ve farklı şehirlerden gelip şenliğe katılanlar vardı. Basın mensupları ve sosyal medya ortamlarında tanınan kişiler de oradaydı.
Yapılan açılış ve selamlama konuşmalarında, gerçekleştirilen şenliğin önemine vurgu yapılıp organizasyonun hayırlı olması yönünde temennilerde bulunuldu. Birlik ve beraberlik mesajları verildi.
Konuklar arasında yer alan SE-HAŞ İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı İşadamı Selahattin Şahin Bey ile aynı masadaydık ve kendisiyle yakından tanışma fırsatımız oldu. Kendisi de aslen Yozgatlı. Başarılı bir iş adamı ve girişimci kişiliği ile yılların birikimini sade ve yalın cümlelerle ifade edişinin dikkatimi çektiğini belirtmeliyim. Kendisine ve bana da konuşma yapmak üzere davette bulunuldu.
Selahattin Şahin bey konuşmasında güzel noktalara değindi. Bu türden etkinliklerin altının doldurulmasına vurgu yaptı. Sözlerinden, yörenin kalkınmasına ve somut bazı işlere adım atılmasına yönelik bir şeyler ortaya çıkartmak gerektiğini anladım. Vizyonist bir bakış açısı sergiledi.
Ben de konuşmamda özellikle ilgilendiğim köy okulları ve o okullarda eğitim gören çocuklar hakkında bir şeyler söylemeye çalıştım. Ortak değerleri ve güzel duyguları taşıyıp yaşatmakla ortaya çıkacak “gönül kardeşliği” konusuna vurgu yaptım.
Kendisi aslen o yöreden, komşu Alcı Köyü’nden olan Rıfat Çakır Bey’in ince, tatlı ve derin anlatımıyla zenginleştirdiği sunumuyla devam eden şenlik programı oldukça yoğundu. Rıfat Bey köyün ve yörenin kadınlarına özgü bilgi, beceri ve özlü sözlerinden, onların ağırlıklarından, sözlerinin tesirinden, imrenilen hürmetli ve asaletli yanlarından, çevreye has görgü ve göreneklerden, toplumsal kurallardan örnekler verdi. Katılımcıları, isim isim bahsettiği kişilerin dünyasına taşıdı, adeta o anları yaşattı. Yerel yemeklerin adlarını, yapılışlarını ve lezzetlerini dahi sözlerine kattı. Civardaki coğrafi yerlerin ilginç isimlerini konuşmaların arasına serpiştirdi. Bölgenin tarihi geçmişine dair bilgiler de paylaştı.
Köyde şenlik alanını dolduran vatandaşlar gönüllerince hasret giderdiler. Müzik ve halk oyunları eşliğinde eğlendiler. Etkinlik programında sanatçılar sahne aldı. Sürpriz yarışmalar ve ödüllere yer verildi. Semah ekibi yer aldı. Davul zurna eşliğinde halaylar çekildi…
Bir grup katılımcı konukla köyün içerisinde dolaştık, köy halkından bir ailenin konuğu olduk, çayını içtik, ikramlarından tattık. Bu esnada pek çok konuyu da konuştuk…
Her yörede özlenen ve yaşatılmak istenen değerler vardır. “Yiğitlik” Yozgat için bir övünç ifadesidir mesela. Köylerin cömertlik, misafirperverlik ve dostluk üzerinde kurguladığı sosyal ilişkileri çok anlamlıdır. Bunların yanı sıra her ne kadar yaygın biçimde yaşatılamasa dahi yerel kültürün korunmaya ve hatırlanmaya değer saygı ve nezaket temelli gelenek ve görenekleri vardır. Yaşayış ve davranışları şekillendiren inançları vardır. Şenlikte bunlardan pek çoğunu gözlemledik. Yerel kültürün ve inançların renkli ve zengin unsurlarını yetişkinler kadar gençler arasında da folklorik yönleriyle sergileyenler vardı.
Yok olmaya yüz tutmuş çeşitliliğin, akademik araştırmaların sürekli konusu olması lazım. Küreselleşmeyle gelen pek çok sosyal problemin çözüm önerilerinin, yerel kültürel unsurlar ve değerler üzerinden üretilebileceğini unutmamak lazım.
Bütün güzelliğiyle etkinlikleri geride bırakıp güzergahımızı Sorgun üzerinden seçerek dönüş yoluna koyulduk. Yeri ve göğü bir arada hissederek bozkırın geniş ufuk çizgilerine dalıp dalıp çıktık. İstemsiz bir hüzün ve memleket adına dertli yanlarımız daha bir uyandı.
Belki bir başka sefere bir başka “Karakocaoğlu Kışlası’na Doğru” yeni bir düşünce deryasında yüzünceye kadar, o güne de elveda dedik…
Prof. Dr. Mustafa Böyükata
Yozgat Bozok Üniversitesi Öğretim Üyesi