G-YNGZ371DBD
Dolar
Euro
Altın
BİST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

KUTLU DOĞUM 10 BEDEN NE İÇİN YARATILDI?

17.12.2023
100
A+
A-

Yani Bediüzzaman’ın ifadesiyle: “O nur olmazsa, kâinat da, insan da, hatta her şey dahi hiçe iner. Evet, elbette böyle bedî bir kâinatta, böyle bir zat lâzımdır; yoksa kâinat ve eflâk olmamalıdır.”(Sözler, s. 373.)

Şimdi soralım: Hazret-i Muhammed (asm) kâinata rahmet olmasaydı gönderilmeseydi; O’nsuz (asm) bir kâinat yaratılır mıydı?

Öyleyse kâinat beden ise, Hazret-i Muhammed (asm) bu bedenin ruhudur.

Elbette beden ruh için yaratılmıştır.

Bediüzzaman’ın ifade ettiği gibi, hiç şüphesiz, kâinat Hazret-i Muhammed’le (asm) mana kazanmıştır.

”Ey Peygamber! Biz seni bir şahit, bir müjdeci, bir uyarıcı, Allah’ın izniyle Allah’a çağıran ve nur saçan bir kandil olarak gönderdik.”(Ahzap Sûresi: 45 ve 46.)

“Âlem-i bekànın mahlûkları (sonzuz alemin varlıkları), Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın nuruyla pek alâkadardırlar.

Çünkü, onun getirdiği nur iledir ki, Cennet ve dâr-ı âhiret (âhiret alemi), cin ve insle (insanla) şenlenecek.

Eğer o olmasaydı, o saadet-i ebediye (sonsuz mutluluk) olmazdı ve Cennetin her nevi mahlûkatından (her çeşit varlıklarından) istifadeye (faydalanmaya)

müstaid (yetenekli) olan cin ve ins, Cenneti şenlendirmeyeceklerdi;

bir cihette (yönüyle) sahipsiz, virane (harap olmuş) kalacaktı.” (Mektubat, s. 427.)

İşte, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm, madem masnuat (sanat eserleri) içinde en mükemmel ferttir ve mahlûkat (yaratılanlar) içinde en mümtaz (seçkin) şahsiyettir.

Hem san’at-ı İlâhiyeyi (Allah’ın sanatını) bir velvele-i zikir (zikir sesleri) ve tesbihle ( Allah’ı her türlü kusurdan yüce tutarak şanına lâyık ifadelerle anarak) teşhir ediyor (duyuruyor) ve istihsan ediyor (beğeniyor, güzel buluyor).

Hem esmâ-i İlâhiyedeki (Allah’ın isimlerindeki) cemâl (güzellik) ve kemâl

(kusursuzluk) hazinelerini lisan-ı Kur’ân (Kur’ân dili) ile açmıştır.

Hem kâinatın âyât-ı tekviniyesinin (yaratılışa ait ayetler), Sâniinin (herşeyi mükemmel ve san’atlı bir şekilde yaratan Allah’ın ) kemâline delâletlerini (mükemmelliğine delil olmaları) parlak ve kat’îbir surette (kesin bir şekilde) lisan servislerini-ı Kur’ân’la beyan ediyor (Kur’ân dili ile açıklıyor).

Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu

YAZARIN SON YAZILARI
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.