Mücadeleyle Geçen Bir Ömrün Tanıklığı: Terörsüz Türkiye Umudu
Mücadeleyle Geçen Bir Ömrün Tanıklığı: Terörsüz Türkiye Umudu
1970 yılında sekiz yaşlarındaydım. Dedem cesurdu; babam ise dedem kadar cesur değildi. O yıllarda dedem CHP’li, babam ise Milli Selamet Partisi’ne, yani Erbakan’a gönül vermişti.
1960 darbesini de gören babam ve onun gibiler âdeta sindirilmişlerdi. Kur’an okumayı gizli gizli öğrenmişlerdi babam ve arkadaşları. Hep gözü yaşlı anlatırdı yaşadıklarını, rahmetli…
1974’te Kıbrıs Savaşı’nı yaşadık. 12 yaşlarındaydım. Her sabah “Aydınlık olacak inşallah.” diye dua ederdim.
1980’de 12 Eylül askeri darbesini gördük, yaşadık. “Artık güneş doğmayacak.” derdi rahmetli babam. Mekânı cennet olsun.
28 Şubat 1997’de fiilen mağdur edilenlerden biriydim. “Artık kaybedecek bir şeyim yok.” dedim ve Eğitim-Bir-Sen sendikasına üye oldum. Üye olduğum günden itibaren, nereden duydularsa, herkesin bana karşı tavrı olumlu şekilde değişti. Artık “Ahmet Bey” diyorlardı bana.
2004 yılında hukuksuz ve kuralsız şekilde elimizden alınan haklarımız geri iade edildi. Çok geç de olsa, elhamdülillah… Hayatım hep mücadeleyle geçti. Elhamdülillah mücadelemiz boşa gitmedi.
Bir keresinde bana:
— “Sen var ya sen, misyoner gibi çalışıyorsun! Seni şikâyet edeceğim.” dedi o dar kafalılardan biri.
— “Ne yapmışım ben?” dedim.
— “Sen çocuklara namaz kıldırmışsın, camiye götürmüşsün.” dedi.
Ben de sordum:
— “Ben ne öğretmeniyim?”
— “Din Kültürü öğretmenisin.” dedi.
— “Evet, görevim bu. Sen benim yerimde olsaydın, nereye götürürdün?” dedim. Sustı…
Amasya Eğitim-Bir-Sen Şube Başkanlığı yaptım bir dönem. Artık başım hiç öne eğilmedi. Lakin ülkemiz bu terör yüzünden çok sıkıntılar yaşadı.
Terörün en yoğun olduğu 1970’li yıllar, sağ-sol kavgalarıyla geçti. İlk, orta ve lise yıllarımdı. O yıllar 250 kişiyle başladığımız okuldan mezun olabilen yaklaşık 50 kişiydik.
Terör eşittir cehalet demek. Savaş varmış gibi devleti oyalamak, işlevsiz hâle getirmek, insanlarda korku ve panik oluşturmak, kaos çıkarmak; devleti zayıflatmak, dış güçlerin ekmeğine yağ sürmektir.
Elhamdülillah, o karanlık yıllar geride kaldı. Pek çok şehit verdik, büyük maddi kayıplar yaşadık. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu yatırımlar açısından büyük şeyler kaybetti. Elhamdülillah, atlattık diyoruz.
Terörsüz Türkiye’den Terörsüz Dünya’ya adımlar atılıyor, Türkiye sayesinde… Bu güce erişmiş olmak elbette ki övünülecek bir durum.
Son zamanlarda o kadar hızlı, o kadar güzel şeyler oluyor ki… Hangisini yazsam, nereden başlasam derken bir başka güzellik peşinden geliyor. Ben de şiirlerimle Rabbime niyaz ediyorum.
Dualarımız, iyilere, iyilik yapanlara, milletimize hizmet edenleredir. Hizmet etmeyen ya da etmeyi beceremeyenlere de önce hidayet diliyoruz: “Allah’ım, onlara hidayet nasip eyle.”
Bizlere bu güzellikleri yaşatan başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, beraberindeki tüm çalışan ekibine bir değil, binlerce, milyonlarca teşekkür ediyoruz.
Yolunuz, bahtınız açık olsun. Rabbim yâr ve yardımcımız olsun.
Sloganımız:
“Durmak yok, büyük sorunları çözmeye devam!
Büyük sorunları, büyük insanlar çözer.”
Vesselâm alâ menittebea’l-hüdâ.
Ahmet Aydın